7 Mayıs 2017 Pazar

florya kuşu

Florya kuşu, Florya adı, Rumca yeşil anlamına gelen, floros kelimesinden gelir. Eski kuşçuların çoğu Florya yerine flürye de derler. Florya (Carduelis chloris) ispinozgiller (Fringillidae) familyasından, ötücü bir kuş türüdür. 14 cm. uzunluğundaki Floryaların erkekleri, dişilerinden daha iridir. Renkleri de daha göz alıcıdır. Dişi olan bu genç kuşlar, daha soluk olmasından ziyade kahverengi tonlarına sahiptirler. Gagası kalınca olmakla koni şeklindedir. Ötüşleri de harika, güzel ve çok cıvıltılıdır. Erkek kuşun, "kelebek" gösterisi uçuşu da vardır. İriliğinden çok yeşil bir ispinozdur,

Florya kuşlarının cinsleri, Florya melezlerinde, gözlenen hem annesinden hem babasından, ortak aldığı özellikler şunlardır, renk kanaryanın rengine göre şekillense de genellikle yeşil ton daha ağırlıklıdır. Dişi melezler erkeklerine göre hiç denecek kadar az ötüm gösterirler. Erkek melezlerin rengi dişilerine göre daha canlı ve parlaktır. Erkek melezlerin kafa yapıları ve gagaları dişilere nazaran daha iridirler. 

Florya Kuşu

Ülkemizde kuşçu kahveleri vardır. Bu kahvelerde Florya kuşu ve Saka kuşu öttürülürmüş.



Florya kuşlarının dağılımı, Hele Florya kuşunun ülkemizde apayrı bir kültürü de vardır. Florya kuşu, ağaçlık çayırlarda, bahçelerde bulunduğu gibi orman kenarların da bulunur. Palearktik bölgede geniş bir dağılım gösteren Florya kuşları, Anadolu'nun Doğu ve Güneydoğu bölgeleri dışındaki bütün yörelerinde ürerler. Kışın göç sırasında hemen her yerde çok sayıda görülebilirler. Kuşçuluk kültürü ülkemizde çok yaygındır. Florya yuvasını genellikle yükseğe yapmaz, fakat sık çalıların arasına yaptığı yuvasını iyi gizler. 

Florya kuşlarının beslenmesi ve temizliği,Florya kuşu, kafesinde yandan sürgülü yemliği mevcuttur. Bu çekmeceli sürgülü yemliğe normal sade düz yem koyulması gerekmektedir. Floryalar, beslenme konusunda çok seçicidirler. Çok çeşit yapraklar, çeşitli yosunlar, çeşitli hazır yemler ve bir çok hayvansal gıdayı yerler. Temel gıda maddesi olarak 2 ölçek lahanasız orman (yabani) kuş yemi ile, 1 ölçü ispinoz yemini karıştırın. Mevsimine göre (Yazın daha fazla, kışın daha az) yabani tohumlar, ay çekirdeği, kardı tohumu, az yulaf ve çam kozalağı ilave edin. 

ötüşü muhteşem:bülbül

Bülbül güzel ötüşüyle tanıdığımız, sinekkapangiller familyasından olan bir kuş türüdür. Hezar, seher kuşu ve andelip olarak ta bilinir. Akdeniz ülkelerindeki ormanlarda, bahçelerde sıkça rastlanan bir türdür. Geceleri daha fazla ötmektedir. Ötüşlerinde hiç bir ses diğerine benzememektedir. Kısa tik sesi çıkartarak öterler.

Bülbülün özellikleri nelerdir?

Boyu 16,5 cm, ağırlığı ise 21 gram kadar olan bir kuştur. Kızılkuyruk kuşuna benzese de, kuyruğunun ortası ve bacakları onlar gibi koyu renge sahip değildir. Kuyruk sokumu ve sırtında ki tüyler kızıla çalan kahverengi, altındaki tüyler uçuk nohudi renktedir. Boğaz kısımları soluk renklere sahiptir.
Bülbül

180-260 arasında farklı ötüş çeşitleri bulunmaktadır. Çiftleşme döneminde erkekler ötüşlerini değiştirerek, dişiler kuluçkaya yatana kadar geceleri ötmezler. Yaşlı olan erkekler, gençlere göre daha fazla çiftleşirler.



Bülbülün yaşam alanları neresidir?

Kendisine yaşamak için, ılıman yerleri seçen kuşlar, fundalıklarda, genç ağaçların olduğu ormanlarda yaşamayı seçer. Buralarda yaşam yırtıcı kuşlardan korunmalarına yardımcı olur. Yaşam alanlarının özellikleri Almanya Ren bölgesi için aşağıdaki koşullar olarak tespit edilmiştir.
  • Deniz seviyesinden 200 metre yukarıda
  • Kuraklık özelliği 0,35'in altında olan alanlar
  • Yılda 750 mm'den daha az yağış olan yerlerde
  • Hava sıcaklığının ortalama 25 derece olduğu bölgelerde
  • Büyüme dönemlerinde havanın 14 derecenin  üstünde olduğu yerlerde
  • Kapalı katlara sahip olmayan meşcerelerde

 Bu özelliklerin diğer bölgeler için de geçerli olduğu düşünülmektedir.

film gibi : ebabil kuşu

Ebabil kuşu, bütün ömrünü uçarak geçiren, sadece üremek için yere inen, sağangiller (Apodidae) familyasından bir kuş türüdür. Birçok kişi tarafından kırlangıçla karıştırılan bu kuş türü, aslında kırlangıçtan farklı bir türdür. Kırlangıçlar gibi doğada yaşamayı sevmeyen, daha çok yerleşim yerlerini tercih eden ve beton bina ile yüksek yapılara yuva yapmayı tercih eden bir kuş türüdür. Ebabil kuşlarını kırlangıçlardan ayıran diğer bir özellik ise, kırlangıçlar gibi elektrik tellerine veya ağaç dallarına tünemezler. Yuvalarını daha çok evlerin çatılarına görünmeyen köşelere yaparlar.

Ülkemizde ebabil kuşunun 4 farklı türü yaşamaktadır. Bunlar;
  • Koyu kahverengi ebabil
  • Boz ebabil
  • Küçük ebabil
  • Ak karınlı ebabil
Ebabil kuşu halk arasında baharın habercisi olarak bilinir. Kış mevsimini Afrika kıtasında geçirdikten sonra ülkemize giriş yaparlar ve sonbaharda yine güneye göç ederler. Onları sürekli uçarken görürsünüz. Yaşam alanları çok geniştir. Onları neredeyse başınızı kaldırdığınızda bile görebilme imkânına sahipsiniz. Şehir merkezlerinde, otoyol kenarlarında, kırsallarda ve daha birçok alanda yaşayabilirler. Tüm canlılardan kaçmaya çalışan ürkek bir kuş türüdür. Beslenirken hiç göremezsiniz ve ayaklarının ucu kıvrık olmaları nedeniyle asla yerde yürümezler. Yere indiklerinde uçma zorluğu çeken kuş türüdür. 


Ebabil Kuşu

Kanatları geriye doğru bumerang gibidir ve kuyruğu kısa ve çatallıdır. Uçarken kanatlarını kapatmazlar, o yüzden çok seri hareket ederler.



Bu sevimli kuş türünün yaşam süresi ortalama 20 ile 25 yıl arasındadır. Bu kuşların en ilginç ve insanları hayrete düşüren özelliği, uyumak içinde yere inememeleridir. Uyku ihtiyaçlarını da gökyüzünde gerçekleştirmeleridir. Uyku gibi çiftleşme, yeme ve içme işlemlerini de havada gerçekleştirirler. Sürüler halinde ve tiz sesler çıkararak uçarlar. Yavrulamak için yuvalarına gelirler ve diğer kuşlar gibi yavrularını uzun süre korumazlar. Kısa süre besledikten sonra serbest bırakırlar. Ebabil kuşları yaptıkları yuvalarla da tam bir mimarilik örneği gösterirler. Afrika’da yaşayan ebabil kuşları palmiye ağaçlarının yapraklarının alt kısımlarına tüylerden yaptıkları sallanabilen küçük yuvalar ters dönme durumlarına karşı yumurtalarını yuvalarına yapıştırırlar.


Birçok şiire ve şarkıya konu olan bu şirin kuşlar, Kur’anı Kerim’de de adı geçen nadir hayvan türlerindendir. Fil suresinde de anlatıldığı gibi, İslam dini gelmeden önce Peygamber efendimizin doğduğu yıl Kâbe’yi yıkmaya gelen Ebrehe’nin ordusuna havadan ayak ve gagalarından attıkları küçük taş taneleri ile saldırmaları sonucunda koskoca fil ordusunu yerle bir etmişlerdir. O yüzden Müslüman kesim tarafından sempati duyulan ve sevilen kuş türüdür.

candır:kumru

Kumru, Columbidae (güvercingiller) familyasından, genellikle güvercinlere göre daha küçük yapılı ve soluk renkli türlerin ortak adı. Güvercin ve kumru adları taksonomik ayrımlarla bağlantılı olarak, kullanılmamaktadır. Hayvan bilimi olan Güvercinler takımından, güvercinden küçük, boz, gri renkli bir kuş (Streptopelia) türüdür. Özellikle Ege Bölgesine özgü, sandviç ekmeğinin içine domates, peynir ve biber konularak yapılan bir yiyecek türüdür.

Kumru nedir?
  • Neden evliliği güzel olanlara "kumrular gibi" benzetmesi yapabilir misiniz?
  • Çünkü kumru, asla eş değiştirmez
  • Çünkü kumru, içinde bulunduğu şartlara her zaman uyum gösterir, şikayet etmez.
  • Çünkü kumru, hiçbir zaman başka bir kuşun yuvasına girmez.
Familyası Yaşadığı Yerler
  • Kumrugiller (Peristeridae). Bahçelerde, ormanlarda, evlerin yakınında. Özellikleri ise, güvercinden daha küçük, ötücü bir kuş. Eşler birbirlerine çok düşkündürler. Tane ile beslenir. Çeşitleri ise, küçük kumru, gülen kumru, orman kumrusu, en çok bilinenlerdir. Güvercinler (Columbae) alt takımının kumrugiller familyasından, park, bahçe ve ufak koruluklarda çiftler halinde yaşayan güvercine benzer güzel ötücü bir kuş. Genellikle kahverengi tüylüdür. Şeklen güvercine benzemekle beraber, ondan daha küçük ve zarif yapılıdırlar.
Kumru Yuvası
  • Eşlerine bağlılığı ile meşhurdur. Eşlerden biri ölecek olursa, kalan eş ömür boyu başkasıyla eşleşmez. Etini yememek daha iyidir.
    Kumru

    Bir lokma et için, eşinin ömür boyu mutsuz olmasına sebep olunmuş olur. Dal parçalarından basit yuva yaparlar. Senede iki yumurta yumurtlarlar. Yavrular, yumurtadan çıktıktan 18 gün sonra uçarlar. Göçmen ve kalıcı olanları vardır. 
Kumru Çeşitleri

  • (Streptopelia senegalensis) 26 cm boyundadır. Çoğunlukla Trakya bölgesinde ve İstanbul civarında yaşarlar. İnsanlardan kaçmazlar. Yerli ve gezici kuşlardandır. Türk kumrusu (S. decaocta) veya diğer adıyla "gülen kumru". Mavimsi külrenginde olup baş ve boynu tarçın rengindedir. 28 cm boyundadır. Anadolu ve Trakya bölgelerinde boldur. Parklarda, kasaba ve köy bahçelerinde bulunur. Bazı yerlerde Yusufçuk adı ile anılır. Halk tarafından çok sevildiğinden korunmaktadır. Orman kumrusu (S turtur) Güney Avrupa'da bol olup, kışı Afrika'da geçirir. Evcil kumru (S. risoria) beyaz renklidir. Çoğunlukla güvercin diye bilinir.

  • Kumrular, bir yıl boyunca devamlı çiftleşirler. Kuş bilimci, Ali Boyla'ya göre bunun sebebi, kumruların ömrünün ortalama bir yıl olması. Bir defada sadece iki yavru yaptıkları için nesillerini sürdürmeleri sürekli çiftleşmelerine bağlıdır.

  • Kumrular, aşk-ı gugukçuk ötüşüyle başlarlar. Erkek dişiyi takip eder ve çiftleşmesi başlar. Bugünden sonra da bir daha birbirlerinin yanından ayrılmazlar. Aşklarının ürünü olan yavrularını, güvercin sütü denilen bir salgıyla beslerler. Kumrular, bu sıvıyı gagadan gagaya aktararak verirler. "sevgi kuşu" olarak anılmalarının bir sebebi de bu olarak görülmektedir.

tam bir türk kuşu:keklik

Keklik, Sülüngiller familyasından olan genellikle orman ve ovalarda toplu halde yaşayan av kuşlarıdır. Bıldırcından daha büyük olan bu kuşlar, Asya, Avrupa ve Kuzey Afrika'da yaşarlar. Çiftliklerde eti ve yumurtası için üreticiliği de yapılır. Protein yönünden zengin olan yumurtası sağlık açısından faydalıdır. En bilinen türleri kınalı keklik, kırmızı başlıklı keklik, çil keklik ve bambu kekliktir.

Keklik yapısal özellikleri nelerdir?

Gaga ve ayakları kırmızı olan, eti lezzetli bir kuştur. Ortalama ömrü 15-20 yıl kadardır. Göçmen olmayan kuşlar ömürlerini aynı yerde geçirirler. Ötüşleri oldukça beğenilen kuşlardır. Boyları 26-35 cm arasındadır. Sırt bölgeleri toprak rengindedir. Ovalarda yetişen kuşların göğsünde at nalı şeklinde kahve bir leke bulunur. Sırt bölgesi sarımsı kahve, yanaklar ve gerdan ise pas rengidir. Kanat rengi beyaz ve boyuna doğru kesik çizgilerden oluşur. Gövdesi ağır olduğundan bayır aşağıya hızla uçarak süzülürler. Beslenmeleri kurtçuklarla ve bitki taneleri ile olur. Ürkütülmedikleri durumda tavuklar gibi eşelenerek beslenirler. Tehlikeli hallerde kanatlarını sertçe çırparak hızlı bir şekilde uçarlar. Etleri lezzetli olduğundan avcıların sürek avlarında aradıkları bir kuştur. Usulsüz avlanma teknikleri kuşların ırkları için tehlike oluşturmaktadır. Avcıların dışında çakal, tilki ve yırtıcı kuşların avları arasında yer alır. Sürüler halinde yaşayan kuşları, aralarında en yaşlı olan yönetir.

Keklik üreme ve çiftleşme özellikleri nelerdir?

Üreme dönemleri Mart ayından Temmuz ayına kadardır. Dişiler 12-15 arasında yumurtladıkları yumurtalar üzerine kuluçkaya yatarlar. Kuluçka süreleri 25 gündür. Dişiler yavrularla oldukça fazla ilgilenir. Yavrular ergenliklerinde de anne ve babasıyla kalırlar. Yumurtadan çıkan yavrular iki haftadan sonra uçmaya başlar.


Keklik


Tehlike oluştuğunda erkek dişiyi ve yavruları korumak için, ölümü pahasına karşı koyar.


Keklik türlerinden örnekler:

Kınalı keklik (Alectoris chukar): Türkülere konu olan bu türler Anadolu'da yaygın olarak yaşamaktadır. Gagalarının ve ayaklarının renginden ötürü bu isimle anılırlar. Çalılara ya da kaya diplerine yaptıkları yuvalara sadece dişiler yatar. Bıraktıkları yumurta sayısı 10-12 kadardır. Şubat ya da Mart ayları çiftleşme dönemleridir. Yılda bir kez kuluçkaya yatarlar. Gaga üzerinden başlayan göze kadar inen ve boyun bölgesinde biten siyah halkaları vardır. Gözlerinin üzerinde beyaz renkli sürme bulunur. Yan taraflarında 9-10 adet siyah çizgi vardır. Yetişkinlerde erkeklerin kafaları biraz daha büyük olur.

Kızıl keklik (Alectoris rufa): Parlak kırmızı ayakları olması yüzünden bu isimle anılırlar. Gagaları da kırmızı olduğundan, kınalı kekliklerden boynunda bulunan kesik kesik çizgilerle ayrılırlar. Sırt bölgesi gri tonlardadır. Yan taraflarında 8-9 tane düzenli olmayan siyah çizgiler vardır. Göğüs bölümü kül rengindedir. Altı kızılımsı kiremit renginde olup, 32-36 cm boylarındadır. Çalılara 10-15 yumurta bırakır.


Kaya kekliği (Alectoris graeca): Kınalı kekliğe benzeyen yapısı, kül renkli gövdeyle ve kahverengi alt kısımla ayrılır. Gagadan başlayıp göz hizasından geçerek göğüs bölgesinde kapanan siyah halkası vardır. Halkanın içi beyaz renktedir. Bazılarında halka göğse kadar inmez. Gagasının etrafının siyah olması da kınalı keklikten ayrılmasına sebep olur. Gözlerinin üzerinde kınalı keklik gibi sürme bulunmaz. Yan taraflarındaki çizgiler düzensiz olup, 9-13 adettir. Ötüşü e kınalı keklikten daha değişik ve tizdir. Kayalıklarda, yamaçlarda ve derin vadilerde yaşarlar. Ülkemizde Ege, Trakya, Marmara ve Batı Akdeniz bölgesinde görülürler.
 ⟹⇒⇒⇒⇒⇒bi baksak mı 
 keklik

5 Mayıs 2017 Cuma

çok sevimliler:kanarya

Kanarya, ispinozgiller familyasına giren, güzel sesiyle ün kazanmış bir kuş türüdür. Evcil hale getirilip kafeste beslenebilecek türleri dışında sadece doğal ortamlarda yaşamını devam ettiren kanarya türleri de bulunmaktadır. Ötüm şekli, renk çeşidi ve fiziki görünümleri bakımından 3 ayrı ana sınıfa ayrılmaktadırlar. Bu ana çeşitlerden başka kanaryalar ırklarına göre farklı özellikler gösteren alt çeşitlere göre incelenebilirler.

Kanarya çeşitleri :

Gloster : Bu kanarya ırkı 1920’li yıllarda İngiltere’nin Gloncestershire kentinde üretilmiştir. Gloster ırkında 2 çeşit kanarya bulunmaktadır. Bu iki çeşit corona ve consord olarak isimlendirilmiştir.Corona ve consord çeşitlerini ayıran özellikler fizikseldir. Corona çeşidi olanların baş kısımlarında yuvarlak ayrılmamış tepe kısmı bulunur, consord çeşidi olanlarda ise bu başlık kısmı bulunmaz. Ömürleri 10 yıl civarıdır. Boy uzunlukları 11,5 cm olmaktadır.

Yorkshire : Anavatanı İngiltere’dir. Boyları 17 cm ye kadar ulaşabilmektedir. Bu çeşidin üretiminde fazla yavru alınmayabilir. 10 yıla yakın bir ömürleri vardır. İsmi YORKSHİRE kontluğundan ileri gelir. Tüyleri kısa ve vücutlarına yapışıktır.

Norwich : 1860 yılından itibaren bilinen İngiltere kökenli bir kanarya ırkıdır. Crest kanaryalarına fazlaca benzemektedirler.15,6 ile 16,5 cm arası bir boyları vardır. Şapkaları yoktur. Bu cinste kuşun gözünün kenarlarındaki tüylerin kesilmesi gerekir.  Norwich  türü kuşlar dayanıklı olmaları ile bilinirler. Tembel olarak nitelendirilebilinecek davranışlar gösterirler.

Taklacı kanarya : 1675’li yıllardan bu yana Almanya’da bilinen bir türdür.

Kanarya Çeşitleri

Güzel ötüşleri için ve takla gibi kısa gösterişler amacıyla eğitilebilirler. Eğer bu kanarya çeşidini evde besleme niyetiniz varsa erkek olanlarını aynı kafes yerine farklı kafeslerde beslemeniz önerilir.



Lancashire : En iri boyutlu kanarya olarak bilinir. Boyları 22 cm ile 23 cm arasında olabilir. Kafa yapısı geniş ve hafifçe basıktır. Rengi sadece sarı ve beyazdan oluşur.

Roller : Bu kanarya cinsi gayet güzel olan ötüşleri ile bilinmektedirler. Hakiki Roller yani Harz kanaryaları Almanya asıllı olurlar ve çok fazla öterek ortamda gürültü yaratmazlar.

Border : Yorkshire ve Norwich çeşitlerin meydana getirilen ayrı bir kanarya çeşididir. 15,5 cm ye varan boyları vardır. Göze çarpan özellikleri kafa ile vücut kısımlarını birbirinden ayıran bölgenin bir kolye gibi belirgin olmasıdır. Dayanıklı ve bakımı zor olmayan bir kuştur.

Cerest : Kökeni İngiltere’ye kadar giden bu kuşlarda fiziksel dış görünüşleri dikkat çekicidir. İlginç kafa yapıları oldukça güçlü bir yapıdadır. Kırmızı renk hariç bütün reklerde bulunabilmektedir.

Lizard : Bu kanarya çeşidinin yaşamakta olan en eski kanarya türü olduğu bilinmektedir. Yapay eşleştirme sonucunda elde edilir ancak üretimi oldukça özen istemektedir. Bir süre bu kuş çeşidi fazla rağbet görmemiştir ama şimdi tekrar eski popülerliğine ulaşmıştır. Tüyleri parlak renkli ve sıktır.

Malinous : Belçika bülbülü olarak da bilinir. Malinous kanarya çeşidinin çınlayan güzel bir ötüşü vardır. Dişileri yavrularına iyi bakarlar.

4 Mayıs 2017 Perşembe

yazın vazgeçilmez:arı kuşu

Arı kuşu, arılar ve böceklerle beslenen göçmen bir kuştur. Yalı kuşlarının renkli bir akrabası olan kuşların 24 adet türü vardır. Doğu yarımkürede ılıman ve tropik alanlarda yaşarlar. Hem açıklı alanlarda, hem de ormanlarda yaygın olarak görülür. Zayıf olan ayakları kısa yapılıdır. Ayaklarının ön parmakları yapışıktır. Aşağıya doğru kıvrık olan gagası, uzun ve sivridir. Afrika'da yaşayan bir türünün kuyruğu çatallı, diğer bir türünün ise küttür. Kalan türlerinin kuyruklarındaki orta iki telek oldukça uzundur. Kuşların ana rengi yeşildir. Gözlerin üzerinde siyah çizgi, baş ve arka kısmında sarı, mavi veya kırmızı benekler vardır. Bazı yörelerde renkli olanlar gökkuşağı kuşu olarak anılır. Bazı türleri geceleri uçmaktan hoşlanır. Yükseklerde uçar ve aşağılara dalış yapar. Birbirleriyle karşılıklı ötüşürler. Çok ötmelerine rağmen, ahenkli bir ötüşleri yoktur. Kısa dem çekip, ıslık çalarak cıvıldaşırlar. Aralarda boğuk ve karga sesine benzer ses çıkarır.

Arı kuşunun beslenmesi nasıldır?

Birçok böcekle beslenebilen kuş, daha çok bal arılarını ve yaban arılarını avlar. Arıcıların pek sevmediği bir kuştur. Çekirge istilalarında oldukça faydalıdır. Böcekleri havada uçarken yakalarlar. Bu esnada ya uçuyor olurlar ya da kısa bir uçuş yaparak avlanırlar. Her gün 225 arı büyüklüğünde böcek veya arı yemek ister.

Arı kuşunun üremesi nasıldır?

Orman kuşu olmasına rağmen, üreme dönemlerinde yerlere kovuklar açarlar. 
Arı Kuşu

Genellikle su kıyılarına oyuklar açar. Koloniler kurarak yaşarlar. Gökkuşağı arı kuşu yerde aşağıya doğru tünel kazar. Kazdıkları tünel 30-60 cm sonrasında yatay olarak devam eder. Dişiler tünelin ucundaki odaya her sefer 2-8 adet beyaz yumurtalar bırakır. Yuvaların içini malzemelerle döşemezler ve temizlemezler. Yumurtaların etrafı pislik ve böcek parçalarıyla dolar. Erkek ve dişi tünelin kazılması, yavruların beslenmesi gibi tüm detaylarda birlikte çalışır. Geceleri de tünelde birlikte kalırlar. Çok küçük olan tünele yukarıdan dalışla girerler. Kuluçka süreleri 22 gün kadar sürer. Yavrular daha uzun sürede yetiştirilir. Küçük olan kuşlar kirpiyi andırır. Yuvadan ayrılmadan vücutlarından kınlar düşerek, normale dönerler. İlk tüyler mat renktedir. Kuşlar yılda bir kez çiftleşirler. Yavrular yetişirken gruplar halinde yaşar. Büyüdükçe küçük gruplara ayrılırlar.



Arı kuşunun göç yolları nelerdir?


Kuşların iki ana göç yolu bulunmaktadır. Bunlardan ilki, Güney batı Avrupa'dan yola çıkarak Cebelitarık boğazına, oradan Sahra'yı geçerek Batı Afrika bölgesine ulaşırlar. Diğer yol ise, Doğu Avrupa üzerinden İsrail'e ve Güney Afrika'ya ulaşırlar. Göçlerde de sürüler halinde uçarlar. Yolculukları oldukça zorlu geçer. Göç eden kuşların üç tanesinden biri Avrupa'ya geri dönemiyor.

yine hangi ağaçta:ağaçkakan

Ağaçkakan, ağaç kabuklarını gagasıyla delerek kabukların altındaki böcek ve tırtılları avlayan bir kuş türü olmaktadır. Gagası son derece sivri ve ayakları dört parmaklı olan ağaçkakanlar keskin tırnakları sayesinde ağaçlara çok iyi tutunabilmektedirler. Ağaçkakanlar ağaçların kabuklarını oyarken kuyruklarından destek alarak dengelerini sağlamaktadırlar. Ağaç üzerinde kısa ve ani sıçramalarla kolayca  hareket edebilirler. Ağaçkakanlar son derece ürkek kuşlar olduklarından çok çabuk kaçabilmektedirler. Genellikle ormanların tenha yerleri ve parkları tercih ederler. Yuvalarını da oydukları ağaç kovuklarına yaparlar. 

Ağaçkakanların Yaşam Şekli

Ağaçkakanlar ağaçların kabuklarını güçlü gagalarıyla oyarak beslenen ve yuvalarını bu şekilde yapan kuşlardır. Ağaçkakanların kafa tasları son derece güçlü olmaktadır. Bu sayede ağaç kabuklarını delerken oluşan sarsıntıdan beyinleri korunmaktadır. Ağaçkakanlar kabuklara vurduklarında aldıkları sese göre böcek ve tırtılların yerini tespit edebilmektedir. Ağaçkakanlar kabuklarda açtıkları deliklerden solucan gibi uzun olan dillerini uzatarak böcekleri yiyebilmektedirler. Ağaçkakanlar kabuk altından gelen seslere göre böceklerin yerlerini tespit ettiklerinden fazla uğraşmadan kolayca kabukları delebilirler.

Ağaçkakanların Üremesi

Ağaçkakanlar yuvalarını ağaçların gövdelerine yaparlar. Üreme dönemlerinde ağaçkakanlar diğer cinsleri ağaç dallarını tik tak şeklinde gagalayarak çıkardıkları seslerle çağırırlar. Bunun yanı sıra kuru ağaç dallarını gagalayarak da bu sesi çıkarabilmektedirler. Ağaçkakanların dişileri genellikle 2 - 3 yumurta bırakmaktadırlar. Eş olan ağaçkakanlar bu yumurta üzerinde değişmeli olarak ortalama 17 gün kuluçkaya yatmaktadırlar.


Ağaçkakan

Ancak yumurtalarla genellikle daha çok erkek ağaçkakan ilgilenmektedir.



Ağaçkakanların Beslenmesi

Ağaçkakanlar ağaç kabuklarının altındaki tırtıl, kurtçuk ve böcekleri yiyerek beslenmektedir. Ağaçkakanların bu yaptıkları ağaçların kurumasına neden olduğundan birçok çiftçi ve ağaç yetiştiricisi tarafından kovalanan kuşlar olmaktadırlar. Ağaçkakanlar ilkbahar mevsiminde ağaçların kabuklarını odun kısmına kadar daire şeklinde oyarak böcekleri çıkarmaktadırlar.
Ağaçkakanlar sadece böcek ve tırtıllarla değil aynı zamanda ceviz, badem gibi sert kabuklu ve iri taneli yemişleri de yemektedirler. Bu yemişleri ağaçların çatlaklarına sıkıştırıp sonra da içlerini yiyerek kabukları o çatlaklarda bırakmaktadırlar.

Ağaçkakan Türleri

Pek çok farklı renkte ve türde ağaçkakan bulunmaktadır. Ancak bunları ana isimleri ile sıralamak gerekirse;
  • Çizgili ağaçkakan
  • Küçük sarı boyun ağaçkakan
  • Büyük sarı boyun ağaçkakan
  • Kızıl kanatlı ağaçkakan
  • Çizgili göğüslü ağaçkakan
  • Kareli göğüslü ağaçkakan
  • Çizgili boğazlı ağaçkakan
  • Örgülü ağaçkakan
  • Japon ağaçkakan
  • Yeşil ağaçkakan
  • Kızıl taçlı ağaçkakan
  • Pul karınlı ağaçkakan
  • Kara başlı ağaçkakan
  • Levaillant ağaçkakan
  • Küçük yeşil ağaçkakan

Bu türlere Madagaskar, Okyanusya ve Avustralya haricinde tüm dünya üzerinde rastlamak mümkün olmaktadır. Bu yerlerde de bazı adalar üzerinde yaşayan ağaçkakan türleri bulunmaktadır.

3 Mayıs 2017 Çarşamba

mutluluk adı:huma kuşu

Huma kuşu, kökeni Eski Türklere kadar dayanan, binlerce yıldır efsanelerde varlığını sürdüren bir kuştur. Huma kuşu ile ilgili farklı Türk boylarının farklı yorumları olsa da ortak inanış konduğu yere mutluluk ve huzur getirdiği yönündedir. Efsanelere göre Huma kuşunun canlı olarak görülmesi mümkün değildir. Görülmeyecek kadar yükseklerde uçan Huma kuşunun, ayaklarının olmadığını söyleyen efsaneler bile mevcuttur.

Huma kuşu ismindeki Huma Farsça kökenli bir sözcük olarak kabul edilir fakat yukarıda yapılan açıklama göstermektedir ki 'Umay' kelimesi ile 'Huma' kelimesi arasında bariz bir ortak köken vardır. Bir diğer görüşe göre Huma kuşu Arapça'da ruh anlamına gelen 'Hu' ile su anlamına gelen 'ma' kelimelerinin birleşiminden meydana gelmiştir fakat bu pek kabul gören bir görüş değildir.

Türk kültüründe Huma kuşu ile ilgili inanışlar sadece huzur ve mutluluk getirmesi ile sınırlı değildir.




Huma Kuşu

İnanışlara göre Huma kuşunun gölgesine denk gelen kişi padişah olur, o devlet refaha erir ve güçlenirdi. Bu inanışlar sebebiyle Huma kuşu 'devlet kuşu' veya 'talih kuşu' gibi isimlerle de anılır. Bu tabirler de günümüze kadar varlığını devam ettirmiştir.

Huma kuşunun Türk kültüründeki siyaset, devlet, inanç yönündeki etkilerinin yanı sıra, Türk edebiyatı da Huma kuşu figürüne sık sık rastlanan bir alandır. Tahmin edileceği üzere eski Türk kültüründeki deyişlerde (tabi Umay ismiyle) epey çok rastlanır. Daha sonrasında ise Selçuklular ve Anadolu'ya gelişten sonraki Türk halk şiirinde Huma kuşu olarak bu figürün kullanımına devam edilir. Fakat Arap ve Fars edebiyatının baskın etkisi ile saray çevresinde geliştirilen divan edebiyatında Huma kuşu figürü kısmen terk edilip, bunun yerine Arap veya Fars kültürlerindeki figürler ve benzetmeler (gül, bülbül, vs. kalıplar en çok kullanılanlar olmak üzere) kullanılmıştır.

Bugün bile Anadolu'nun birçok yöresinde benzer hikayeler bulunması, Huma kuşu adıyla olmasa bile 'talih kuşu', 'devlet kuşu' gibi tabirlerin kullanılması, Eski Türk kültürünün tamamen akıllara kazınmış bazı temellerinin hala kültürümüzde yaşamakta olduğunu göstermektedir. Huma kuşu da bu temel figürlerden biridir. Birçok Anadolu türküsünde (örneğin: Huma kuşu yükseklerden seslenir), İran havayollarının armasında, Özbekistan'ın devlet armasında bulunan Huma kuşu figürleri bu efsanenin gerçek hayata geçirilmiş halidir.

küçücük :sinek kuşu

Sinek kuşu, kolibri familyasından olan ve küçük kuş türleri arasında yer alan, havada asılı kalma özelliği bulunan ve çok hızlı kanat çırpabilen bir kuş türüdür. Sinek kuşu sahip olduğu özelliği sayesinde diğer kuşlardan farklı olarak geriye doğru da uçabilmektedir. Sahip oldukları ince gagaları ile çiçeklerin nektarlarını emebilen sinek kuşu, bunu yaparken havada asılı kalabilmesi sayesinde sabit bir şekilde durarak bunu gerçekleştirmektedir. Şu anda dünya üzerinde bilinen en küçük sinek kuşu Karayip Adaları'nda bulunan arı sinek kuşudur. Bu sinek kuşunun ağırlığı yalnızca 1,8 gramdır. Sinek kuşunun normal durumlarda ağırlığı 3 gramdır. Boyları da ortalama 11 santimetredir. Ancak bunların yanı sıra dev sinek kuşları da bulunmaktadır. Bunların ağırlığı 20 gramın üzerine çıkabilmektedir. 

Sinek Kuşunun Fiziksel Özellikleri

Sinek kuşu parlak tüylere sahip ve gösterişli yapıda kuşlardandır. Özellikle erkekler parlaklık olarak daha çok dikkat çekmektedir. Bu nedenle birçok doğa sever perilere benzettikleri bu kuş türünü çeşitli şekillerde adlandırmışlardır. Brezilya yakutu, safir sinek kuşu, yakut sinek kuşu bunlardan bazılarıdır. Sinek kuşunun ince ve uzun bir gagası vardır. Bu gaga sayesinde sinek kuşu uzun çiçeklerden dahi nektar alabilmektedir. Sinek kuşunun göğüs kısmında ve alt kısımlarına doğru beyazlık bulunmaktadır. Kafaları ve kanatları ise genel renkleri ile bezenmiştir. Tüm sinek kuşlarının ortak özelliği ise vücutlarının bir bölümünde yeşil renklerinin olmasıdır.

Sinek Kuşunun Uçuş Özelliği

Sinek kuşu diğer kuşlara nazaran daha farklı uçma özelliğine sahip bir türdür. Bunda da en büyük etken hiç şüphesiz çok çok hızlı şekilde kanat çırpışlarıdır. Öyle ki bu kanat çırpmaları özel video kameralar ile ancak gözlemlenebilmektedir. Sinek kuşu sadece kanatlarını hızlı çırparak değil, aynı zamanda gelen rüzgara ve hava akımına karşı da dengesini sağlayarak havada asılı kalabilmektedir.


Sinek Kuşu

Bunun yanı sıra yine özel yetenekleri sayesinde sinek kuşu rahat bir şekilde geriye doğru uçabilmekte ve dikine hızlı hareket edebilmektedir.

Sinek Kuşunun Beslenmesi ve Metabolizması

Sinek kuşu daha önce de söylediğimiz gibi çoğunlukla çiçek nektarlarından beslenmektedir. Ancak bazı durumlarda böcek yedikleri de görülmüştür. Sinek kuşunun dikkat çeken bir diğer özelliği de metabolizmasıdır. Yapılan incelemelerde sinek kuşunun uçarken ihtiyacı olan enerji ve vücudunun verdiği tepkiler ölçülmüştür. Bu araştırmaların sonucunda sinek kuşunun kalp atışının dakikada 1260'a çıktığı görülmüştür. Sinek kuşu hızlı hareket etmesi nedeniyle bunu ortaya çıkarmaktadır. Sinek kuşu normal koşullarda ağırlıklarından daha fazla besin tüketirler. Ancak besin bulamadıkları zamanlarda da -özellikle geceleri- metabolizmalarını yavaşlatarak geçici bir kış uykusuna yatabilmektedirler. Bu uyku süresinde vücutları adeta uyuşan bu kuşların kalp atışları dakikada 50 ile 180 arasına düşebilmektedir.

Sinek Kuşunun Yaşam Alanı ve Üremesi

Sinek kuşu yaşam alanı sınırlı olan türlerdendir. Sadece Amerika kıtasında görülen bu kuş türüne, Alaska'nın güney kesimi ve Kanada'dan başlayarak Güney Amerika'ya kadar olan alan içerisinde bulunmaktadırlar. Bu 1.2 milyon kilometre karelik alanda tüm türlerine rastlamak mümkündür. Özellikle de tropikal bölgelerde yoğunlukla bulunan sinek kuşu bu kıtanın yaygın kuşlarıdır. Sinek kuşu yaşadığı bu alan içerisinde belirli dönemlerde iki yumurta ile çoğalan bir kuş türüdür. Yuvalarını ağaçlara küçük yuvalar şeklinde yapan bu kuşlar, göç etseler dahi geri geldiklerin yuvalarını bulabilmektedirler. 

2 Mayıs 2017 Salı

farklımı farklı:ebabil kuşu

Ardıç kuşu; bünyeleri gereği kutuplar hariç dünyanın her bölgesinde yaşamaktadırlar. Genellikle 20-26 çapında uzunlukları olmakta ve göçücü kuşlar arasında yer almaktadırlar. Gagaları ise oldukça uzundur ve yandan basık olup, ön uç kısımları hafif olarak kertiklidir.

Ardıç kuşlarının ömrü;

Diğer pek çok kuş türlerine bakarak Ardıçlar en fazla 20-25 sene kadar yaşayabilmektedirler. Ardıç kuşları arasında en meşhur olanlar ve adlarından sıklıkla bahsettirenler, kolyeli, gök, ökse ve gerçek Ardıç olarak sıralanabilinir.
Ardıçlar, karatavuk ailesinden olup, tombul vücut hatlarına sahip ve müthiş ötücü kuşlardır. Bacakları ve gagaları oldukça uzundur. Yenidünya ve eski dünya kıtalarda yaşarlar.
Ardıç kuşunun görünmesi ile baharın müjdesi gelmiş olur. Sonbahar mevsiminde genelde Güneye doğru göç yaparlar. İlkbahar da ise Kuzeye giderler. Saatte 48 km kadar koşabilen bu kuşlar yırtıcı hayvanlardan çabucak kaçabilirler.

Yerleşimleri;

Genelde ağaç kavuklarına ve yarıklarına yuva yaparlar. Ancak toprak üstünde de yaşayan türleri bulunmaktadır. Genelde yuvaların üstleri açık olur. Her seferinde 5-6 tane benekli, yeri geldiğinde beneksiz yumurta yapıp, senede iki kez kuluçkaya yatarlar. Kuluçka süreleri ise 12-14 gün arasında değişkenlik gösterebilir. Ardıç kuşlarının minik yavruları iki hafta içerisinde gelişimlerini tamamlarlar ve uçma çalışmalarına başlarlar.

Beslenme şekilleri;

Çoğunlukla diğer kuşlar gibi salyangoz, böcek ve kurtçuklar ile beslenirler.


Ardıç Kuşu

Ancak tükettikleri besinlerin % 75 kadar olan civarını üzüm nevinden tohumlar oluşturur. Zaten kuşun ‘’Ardıç’’ adı alması da tohuma düşkünlüğünden ve ardıç meyvesine bağımlılığından gelmektedir. Ardıç kuşları oldukça oburlardır ve üzüme dayanamazlar. Bağ bozumu, olduğu dönemlerde onları üzümlerin başlarında görebilirsiniz. Ziraattan çok etkilenmektedirler ve oldukça da lezzetli kuş türleri arasındadır.  



Ardıç Kuşlarının lezzet alarak yediği o ardıç meyvesinin hiç bitmemesi için bu kuşlara ihtiyaç vardır. Ardıç kuşları olmasaydı eğer ardıç meyvelerini rahatlıkla bulmazdık. Ardıç ormanlarının hala var oluyor olması bu kuşlar sayesindedir. Ardıç kuşları, ardıç meyvelerinden yerken tohumlarını da ağacın etraflarına ve köklerine doğru dökerler. Ağaç, bekler sabırsızlıkla tohumları da toplayacak mı diye! kuş tohumları da yer ve sonuç olarak ağacın ilk üreme işlemi başlamış olur. Ardıç kuşlarının dışkılama yaptıkları yerlerde genelde ardıç ağaçları çıkmaya başlar. Bu olay her ne kadar şaşırtıcı olsa da kuşların dışkıları gübreleme işinde çok faydalıdır. Yani kısacası ardıç kuşlarının dışkıları da kendileri gibi değerlidir.  


Ardıç kuşu ile Ardıç ağacı ayrılmaz iki sevdalı olarak düşünüle bilinir. Kuş bu meyveyi çok seviyor ve tat alarak yiyor, ağaç ise kuş o meyveyi yemezse neslini sürdüremiyor. Doğada olan en ilginç döngüden biri de ardıçtır.

DENİZ KUŞU:ALBATROS

Albatros kuşu, albatrosgiller familyasından olan ve diğer kuşlara nazaran çok daha geniş kanatlara sahip ve saatlerce deniz üzerinde uçabilen bir kuş türüdür. Albatros kuşu fiziksel olarak martıyı andırmaktadır. Ancak martıdan çok daha büyük, boynu daha uzun gagası daha büyüktür. Albatros kuşu genel olarak beyaz renklidir. Ancak sadece kanadı siyahtır. Albatros kuşunun nadir de olsa gri renkli ve kahve renkli olanları da bulunmaktadır. 

Albatros Kuşunun Fiziksel Özellikleri

Albatros kuşu dünya üzerindeki en geniş kanatlı kuş olarak bilinmektedir. Geniş kanatları ve sahip olduğu özel kemik sistemi sayesinde saatlerce gökyüzünde uçabilmektedir. Albatros kuşunun kanat açıklığı 3,5 metreye ulaşabilmektedir. Albatros kuşunun fiziksel anlamda bilinen en belirgin özelliği kanatları ve bu kanatlardaki kemik sistemidir. Albatros kuşu kanatlarında bulunan kemiklerindeki özel bir kitlenme mekanizması sayesinde saatlerce havada durup yere inmeden kilometrelerce rüzgarla birlikte uçabilmektedir. Bu iki özellik albatros kuşunun en dikkat çeken özellikleridir.

Albatros Kuşunun Yaşam Alanı

Albatros kuşu yaşamının hemen hemen %90'ını denizlerde geçirmektedir.


Albatros Kuşu

Yalnızca üreme dönemlerinde karalara inmek zorunda kalmaktadırlar. Albatros kuşunun genel olarak Antartika buzullarından başlayıp 60. enleme kadar olan alan içerisinde yaşadığı bilinmektedir. Ancak bazı zamanlarda özellikle de üreme dönemlerinde Ekvatora yakın karalarda görülmeleri muhtemeldir. Hatta 1938 yılında ABD'de meydana gelen bir kasırga sonrasında New York kıyılarında dahi bu kuşlara rastlanmıştır. Bu durumdan yola çıkan uzmanlar, albatros kuşunun Kuzey Pasifik'te yaşan türlerinin olabileceğini tespit etmişlerdir.

Albatros Kuşunun Üremesi


Albatros kuşu yaşamının çoğunu denizde geçirip sadece üreme dönemlerinde karaya inen bir kuş türüdür. Albatros kuşunun eşleri birbirlerine son derece saygılıdır. Saatlerce birbirlerine kur yapıp sevgi gösterisinde bulunabilmektedirler. Bu da kanatlarıyla son derece heybetli olan bu kuşların aslında narin ve kibar yanlarını göstermektedir. Dişi albatros kuşu yılda bir kere tek yumurta bırakmaktadır. Bu yumurtanın kuluçka döneminde eşler sırayla kuluçkaya yatmaktadır. Bu değişim 80 gün boyunca sürmektedir. Bu süre sonunda çıkan yavru albatros kuşu yaklaşık olarak 9 ay boyunca anne ve babasının sindirmiş olduğu besinlerle beslenir.

1 Mayıs 2017 Pazartesi

İKİZ GİBİLER: İBİBİK KUŞU

İbibik Kuşu;  çavuş kuşu olarak da adlandırılır. İbibik kuşunun uzunluğu 28 cm. kadardır ve gagası uzun yay biçiminde ve tüyleri turuncu ile kahverengi karışımıdır. Başı sorguçlu olup kısa kanatlı bir kuştur. Bazı illerimiz de Baltalı olarak da bilinmektedir. Arapça da hüdhüd olarak ta bilinmektedir. Mürg-i Süleyman adı ile bilinen hüdhüd, Kuran-ı Kerimde kendisine kuş dilinin öğretildiği bilinen Süleyman peygambere Saba Melikesi Belkıs hakkında haber getirir ve Süleyman'ın irşad mektubunu Belkıs'a ulaştıran kuş olarak bilinir.

İbibik Kuşunun Yaşam Şekli
Etiyopik bölgelerin ağaçlık ve bağlık yerinde yaşarlar. Yaşlı ağaç bulunan açık yerlerde, çam ormanı veya yaprağını döken ormanlarda meyve bahçelerinde ve bağlarda yerleşirler. Açık ve kimsesiz alanlarda yerleşebildiği gibi şehir parklarında da bulunabilirler. Her çeşit oyukta yuva yapabilirler. Haşere, böcek, salyangoz ve solucanlar ile beslenirler. İnsanlara kolay uyum sağlayıp alışabilirler.


İbibik Kuşunun Üremesi

İbibik kuşları yuvasını ağaç kovuklarında ve yüksek toprak deliklerinde yaparlar. Türkiye de yaz mevsiminde kuluçkaya yatarlar. Kuluçka vaktinde kuyruk bezinden ağır bir koku çıkarır. Dişi ibibik kuşlarının 4 il 12 arası açık mavi veya kahverengi yumurtaları olur. Bu yumurtaların üzerinde yaklaşık 16 gün kadar kuluçkaya yatarlar.

İbibik Kuşu

Kuluçka süresinde erkek ibibik kuşları dişileri besler.

İbibik Kuşları Göçleri ve Dağılımı

İbibik kuşları sonbahar mevsiminde Afrika'ya göç edip kış mevsimini orada geçirirler. İlkbahar mevsimi gelince Asya ve Avrupa'ya tekrar geri dönerler. Göç zamanlarında grup halinde hareket ederler. Göç zamanlarının haricinde yalnız yaşamayı severler.

İbibik Kuşları Hakkında İnanışlar

İbibik kuşları eşlerine oldukça bağlıdırlar, eşleri ölünce yeni bir eş aramazlar. Yaşlandıklarında anne ve babasının yiyeceklerini temin ederler, annesi öldüğü zaman uygun bir yer buluncaya kadar annesini başının üzerinde taşır. İslam geleneğine göre ibibik kuşunun başında bulunan tepeliğin anne ve babasına karşı olan hürmeti sonucu verildiği inancı varır. Benzer inançlar Yunan ve Romalılarda da görülmektedir.
Çok uzak mesafedeki suyu havadan görüp keşfedebilme yeteneği ile Süleyman  peygambere ve ordusuna rehberlik ettiğine inanılmıştır. İbibik kuşunun " hüd hüd" şeklinde ötmesi onun gizli şeyleri göstermek için "orada orada" demesi olarak yorumlanmıştır. Rüyada ibibik kuşunun görülmesi suya kavuşma, sıkıntıdan kurtulma, uzaktan haber alma,misafir gelmesi şeklinde yorumlanmış ve hayra yorulmuştur.

YIRTICI KUŞ:ŞAHİN

Şahin geniş kanatlara ve yanlara açılan yuvarlak kuyruklara sahip olan yırtıcı kuşlardandır. Ülkemizde yaşayan en büyük yırtıcı kuşlardan biri  kızıl şahinlerdir. Özellikle Marmara Bölgesinde sıkça rastlanırlar. Avrupa, Afrika ve Orta Asya'da kendilerine yaşam alanları bulmuşlardır. Amerika kıtasında bulunanlar kızıl omuzları, kırmızı kuyrukları ve ayaklarındaki tüylerle bilinir. Kuzey bölgelerde yaşayanlar sürüler halinde göç eder.

Şahin yapısal özellikleri nelerdir?
Havada geniş kanatlarıyla çırpınmadan uzun süre uçabilir. Kartalgiller familyasından olan kuşlar, 100 yıl kadar ömre sahiptir. Boyları 50-55 cm, gagaları kıvrık, kahverengi tüylü ve güçlü pençeleri vardır. Dişi olanlar erkeklerden biraz daha iridir. Erkeklerin sırtları kahve ve kırmızı tonlarında, alnında ve ensesinde beyaz benekler bulunur. Kuyruk bölümü kahverengi ve enine açık kahve şeritler bulunur. Renkler her zaman farklılıklar gösterebilir. Dünyada bilinen 50 kadar türü bulunmaktadır. Bunlardan kızıl şahin ve paçalı şahin oldukça iyi tanınır.

Şahin

 Genellikle gündüzleri avlanırlar. Ormanlık ve çayırlık alanları mesken edinirler. Uçuş sırasındaki ağır kanat çırpışı kendine has özelliktedir. Küçük şahinler kurbağa, orta sınıf memeli, solucan ve böcek yiyerek beslenirken, büyükleri kuşları da avlar. Havada saatler süren uçuş yaparlar. Avlarını uçarken bulup, kanatlarını kısarak avına doğru inişe geçer. Oldukça iyi görüş yetenekleri olduğundan, insanlar tarafından evcilleştirilerek, avcılıkta kullanılırlar.



Şahinlerin üreme ve çoğalmaları nasıldır?

Ormanlık alanlarda yaşayan yırtıcılar, dağlara ve yüksek ağaçlara yuva yaparlar. İçerisini yosun, hayvan kılı gibi yumuşak maddelerle döşerler. Üreme dönemleri Şubat ayından Mart ayına kadar sürer. Kuluçkaya sadece dişi yatar. Yaptıkları yumurta sayısı 3-4 arasındadır. Açık kahverengi lekeleri olan beyaz yumurtalar üzerinde dişi 28 gün kuluçkaya yatar. Yumurtadan çıkan yavruların bakımını dişi ve erkek birlikte yapar. Yavrular yaklaşık olarak 44 gün sonra yuvadan uçarlar.

30 Nisan 2017 Pazar

pıtır pıtır yurur: kaz

Kaz, gri ve beyaz tüyleri, perdeli ayakları, yassı gagasıyla tanınan, ördekgiller familyasından olan otçul kuş türleri arasında yer alır. Tüm dünyaya yayılmış kırkın üzerinde türleri bulunmaktadır. Bilinen kaz türleri arasında yaban kazı, puslu turna kazı, angut, büyük kar kazı, kanada kazı, ak yanaklı kaz, rahibe kazı sayılabilir. Bu türlerin içerisinde kanada kazı en zeki olan türdür. Yapıları kuğudan daha küçük, ördekten büyüktür.

Kazların yapısal özellikleri nelerdir?

Otlarla beslense de bazı türleri yumuşakçalar ve böcekleri yerler. Erkek ve dişileri vücut yapısı olarak aynıdır. Bazen erkekler daha iri olabilir. Ayakları perdeli, kanatları enli, uzun ve uçlara doğru sivrilir. Tüyleri oldukça kıymetlidir. Yumuşak olan tüylerin alt kısmı bol havlıdır. Ülkemizde genellikle Doğu Anadolu bölgesinde Kars ilinde yetiştirilir. Eti ve tüyleri için beslenirler. Suda yüzerek, uzun süre su altında kalabilir. Boyunları vücutlarına göre daha kısadır. Yassı gagaları başa bağlı olan yerde daha geniş ve kamburdur. Uçabilen kuşların kızdıklarında boyun tüyleri kabarır, kornaya benzer sesler çıkarırlar.  Oldukça zeki ve uykusu hafif olan kuşlar, bekçilik görevi de yaparlar. Ortalama ömürleri 25 yıl kadardır.


 kaz

Yetişkin erkek kazlar her yıl kuyruk tüylerini dökerler. Bunun sebebi daha rahat uçmayı sağlamak içindir. Yetişkin bir kaz 4-5 kg ağırlığında olabilir. Bazı türler 7-9 kg ağırlığına kadar çıkabilir. Gece ve gündüz uçabilen kuşlar, göç esnasında V şeklinde uçarlar. En önde giden erkek kaz grubun en tecrübelilerindendir. Göç sırasında yönlerini yıldızlara göre tayin ederler. Göç eden türler kuzeyde ve kutup bölgelerinde yaşarlar.



Kazların üremeleri ve çiftleşmeleri nasıldır?


Yaşamları boyunca tek eşli yaşayan kuşlardır. Eşleri ölen kazlar, eş seçimi için uzun yıllar bekleyebilir. Eşlerin birbirine bağlılığı oldukça fazladır. Hastalandıklarında birbirlerine bakarlar. Bataklıkların sığ yerlerine ya da tümseklere yuva yaparlar. Kuluçka süreleri 30-34 gün kadar sürer. Mayıs ayında kuluçkaya yatan kazların Haziran ayında yavruları yumurtadan çıkar. Ortalama olarak 5 yumurta üzerine kuluçkaya yatarlar. Yuvayı koruma görevini erkek kaz üstlenir. Yavrular ilk çıktığında, açık sarı renkte olurlar. 3-4 ay bakılan yavrular, bu süre sonunda uçmaya başlarlar. 3 yaşında ergenliğe erişirler. Yavrular kaz palazı olarak adlandırılır. Yabani kazlar yavruları doğduktan sonra, 24 saat içerisinde onlara bir su kanalı açar.

ETÇİLDİ HAMURCU OLDU : MARTI


Martı herkesin bildiği deniz kuşları olarak anılır. Martıgiller familyasından olan, denizi olan tüm dünya topraklarında yaşayabilen özelliklere sahip bir kuştur. Çöllerde ve kutuplarda rastlanmazlar. Yaklaşık olarak 35 cm boyunda, sivri ve uzun kanatları olan, yüzme ve uçma yeteneği gelişmiş, perde ayaklı bir kuş türüdür. Oldukça fazla türleri bulunmaktadır. Gümüşsel martı, cüce martı, güler martı ve kara martı en fazla rastlanan türleridir. Genellikle toplu halde deniz kıyısı olan yerlerde yaşarlar. Kafa bölgesindeki tüyler kışın beyazlaşırken, yazın daha koyulaşır. Tüylerinin rengi beyaz, siyah ya da kül rengindedir. Kanatlarının büyüklüğü iyi uçmasına yardımcı olur. Suyun içine dalma özellikleri olmadığından, en kötü koşullarda bile denizin üzerinde yüzerek, dinlenirler. Gaga yapıları orta bölüme kadar düz inerken, uç kısma doğru kanca şeklini alır. Kuyrukları genellikle çatallı, ayakların ön parmakları perdeli, arka parmakları ise perdesizdir. 



            Denizin yüzeyinden ve kıyılarından beslenirler. Oldukça iştahlıdırlar. Yedikleri böcekler, leşler, yumuşakçalar ve çöplükteki artık yiyeceklerdir. Yedikleri arasında plastik olursa, sürekli tokluk hissi duyacaklarından ölüme kadar giden bir süreç yaşarlar. Çöplerin olduğu kıyı kesimlerinde bu kuşlardan bol miktarda bulunur. Çirkin bir sese sahip olan kuşlar, zarafetten ödün vermeyen yapılarıyla dikkat çeker. Oldukça sosyal bir yapıya sahip olan kuşlar, insanlarla iç içe yaşamayı sever. Denizden uzak yaşayamazlar. Ortalama yaşam süreleri 25 yıl kadardır. Martıların üremesi nasıldır? Toplu olarak yaşayan kuşlar, yuva yapmak için bataklık kıyılarını, evlerin çatılarını, göl ve deniz kenarlarını tercih eder. Çiftleşmeleri ağızdan gerçekleşir. Muntazam yapılmamış olan yuvaları, yosunlarla örtülüdür. Dişiler 2-3 adet arası yumurta yaparak, 3-4 hafta süresince kuluçkada yatar. Martı Kuluçkayı erkek ve dişi nöbetleşe olarak yapar. Yumurtalar kahverengi veya siyah beneklidir. Yavrular ilk çıktığında esmer olarak doğar. Yavruları ve yuvayı korumakta da erkek ve dişi birlikte hareket eder. Anne ve babasının gagasına vurarak açlığını anlatan yavrular, 4-6 haftalık olduğunda yuvadan uçarlar. Türkiye'de bulunan martı türleri nelerdir? Ada martısı: Koloniler halinde kıyıdan uzaktaki adalarda ve kayalık bölgelerde yaşarlar. Deniz yüzeyinden 1000 metre kadar yüksekliklerde yaşarlar. 


            Üreme için orta yükseklikte bitki örtülerini seçerler. Nisan ortasından Mayıs başlarına kadar çiftleşme ve yumurtlama dönemidir. Temmuz başında çıkan yavrular, yuvadan uçtuğunda kolonilerin içine karışırlar. Bu türlerin avlanması yasaklanmıştır. Akdeniz kıyılarında, özellikle Mersin Silifke yöresinde bulunurlar. Bayağı martı: En sık görülen türlerdir. Sarı renkli gagaları, boz renkli kanatları ve sırtı olan kuşların diğer bölgeleri beyazdır. Bazılarının bacakları pembe, bazılarının ise sarıdır. 56 cm civarında boy uzunluğuna sahiptirler. Ülkemizde İç ve Doğu Anadolu'da bulunan göllerde, deniz kıyılarında yaşarlar. Bu cinslerin avları sınırlandırılmıştır. Karabaş martı: Deniz kıyılarında, göl kenarlarında her zaman rastladığımız türlerdir. Bunlarında avları sınırlandırılmıştır. Küçük martı: Boyları 28 cm olan martıların başları yaz mevsiminde siyahtır. Yaz döneminde ürerler. Kara sırtlı mantı: Bayağı martıya benzeyen türler, sırtlarındaki ve kanat üstlerindeki siyah renkle onlardan ayrılırlar. Gümüş martı: Ülkemizde az da olsa rastlanan türlerdir. Grimsi renkleriyle tanınırlar.

28 Nisan 2017 Cuma

KELLERİN KELİ :KELAYNAK

Kelaynak, genellikle kayalık ve yarı çöl olan kuraklık bölgelerde yaşamlarını sürdürmektedirler. Diğer bazı kuş türlerine göre biraz daha iri yapılılar ve suda, çamurda rahatlıkla yürüyebilirler. Gagaları ince ve uzundur, kanatları ise 120- 130 cm çapındadır. Adlarının kelaynak olması başlarının üzerinde tüy bulunmasından kaynaklanmaktadır. Renkleri ise, siyahımsıdır, ancak güneşin vermiş olduğu parlaklıkta mavi, kavuniçi ve parlak yeşile kayabilmektedir.

Kelaynaklar dünya geline bakıldığında çoğunlukla kuzey Afrika ve Türkiye de üreme göstermekte ve nesli tükenmeye başlamış önemli kuşlar arasında ilk sıralarda yer almaktadır. Latince de kelaynak kuşlarına ‘’Geronticus Eritema’’ olarak seslenilir.
Nuh peygamber, kelaynak kuşlarını bereket sembolü olarak ‘’Tufan’’ gemisi almıştır. Ancak, kelaynakların bu sembolizesi fazla sürmemiş olmalı ki avcılık alanında kullanılmaya başlanmışlardır. Özellikle avlanmanın yasak olduğu dönemlerde kelaynak kuşlarından fazla faydalanılmıştır ve şu anda nesli tükenme tehlikesi ile kaşı karşıyadır.
Genelde bu kuşlar, akrep, çekirge, danaburnu, yılan, karınca ve örümcek gibi hayvanlarla beslenirler ve ot yemezler. Yuvalarını yüksek yerlere yapmayı tercih ederler ve kendileri yırtıcı hayvanlardan korurlar.

Kelaynak kuşlarını diğer türlerinden ayıran en büyük özelliği tek eşli olmaları ve eşlerine sonsuz saygı duymalarıdır. Hatta eşlerden birinin ölmesi halinde pek çok kelaynak kuşu ölüm rejimi yaptığı ya da kendileri yüksek kayalardan aşağı attıkları bilinir. Bereketi ve bolluğu simgeleyen bu kuşların yok olmaması için ve gelecek nesillere türlerinin yetişmesi için gerekli çalışmalar sürmektedir. Özellikle ülkemizin Bilecik bölgesinde kelaynak kuşları çok sevilmektedir. Bu bölge kelaynaklar için gerekli bütün önlemleri alıp, yaşamlarını kolaylaştırmak adına bazı çalışmalar başlatmıştır. 


Kelaynak

Sevgililer günü olan 14 şubatta Bilecik bölgesinin gökyüzünü kelaynak kuşları kaplar. Özellikle 50 yıl öncesine kadar üreme yapmak için gelen kelaynak kuşlar için şehirde meydanında şenlikler düzenlenir ve bayram havası yaşanır.



Kelaynak kuşları, uygulanılan zirai ilaçlardan oldukça fazla etkilendiklerinden, pek çok avcı tarafından uygun olmayan dönemlerde avlanmalarından ve göç ettikleri süreçlerde olumsuz hava koşullarından dolayı sayılarında günden, güne azalmalar görülmektedir. Göç olayının ardından geri dönüş yapmayan kelaynak kuşları için orman ve köy işleri bakanlığı tarafından, Bilecik'te kelaynakların üremesini sağlamak ve neslinin kaybolmasının önüne geçmek için muhtelif istasyon kurulmuştur. Kurulan bu istasyonda ilk önce iki ergin ve dokuz minik yavru kuş, zararı olamayan ağlar ile yakalanılır uygun kafeslere alınır. 1977 yılında üretime başlanılır ve sadece yağsız kırmızı et, haşlanmış yumurta, rende yapılmış havuç ve çeşitli yem karmaları ile beslenmesi sağlanır. 1999 yılına gelindiğinde 52 adet olan kelaynak kuşu üreme yapmaları için serbest bırakılır. Üreme sonrasında 23 adet yavru elde edinmiş ve sayıları toplam olarak 75'e kadar ulaşmıştır. Bu kelaynaklardan bir kısmı çeşitli hayvanat bahçelerine gönderilip koruma altına alınmıştır ve bir kısmı da doğaya salınmıştır. Kelaynak kuşlarının kutsal sayıldığı çeşitli ilçelerde özellikle de Bilecik ve çevresi bu kuşlar için hala festivaller düzenler ve kuşların neslinin tükenmemesi için halk elinden gelen çabayı gösterir.


Kelaynak Kuşlarının tuhaf görünüşleri onlara artı puan kazandırır. Özellikle başlarının üstünde saç olmamaları ve enselerin de bulunan tüyler onlara komik bir hava katar ve bu yüzden çok sevilirler. Bu görüşlerinin dışında sağlam karakterliler ve vefalılardır. 

KIMLERİ KİMLERİ GETİRDİ:LEYLEK




Leylek, büyük ve uzun bacaklı, mevsimlik göç eden, çoğunlukla beyaz ancak kanadının ve kuyruğunun bir kısmı siyah bir kuş türüdür. Leylekler ortalama 1 metre boylarında ve 3 - 3,5 kilo ağırlıklarında olmaktadır. Leylekler genellikle güney kuzey doğrultusunda göç eden kuşlardır. Ancak Anadolu ve Avrupa'da istisnai bir durum olmaktadır. Ülkemizde ve Avrupa'da doğu batı yönlü göç yapanlar da bulunmaktadır. Leylekler göç ederken genellikle karaları takip ederek gitmektedirler.
Leyleklerin Hakkında Genel Bilgi



Leylekler bilimsel olarak Ciconia adıyla bilinirler. Bu Latince'de leylek anlamına gelmektedir. Leyleklerin iki alt türü bulunmaktadır.

Ciconia ciconia ciconia: Bu leylek türü Avrupa, kuzeybatı Afrika ve Asya'nın batısı arasındaki alanda yer almaktadır. Kışları Afrika'nın Sahra Çölü'ne göç eden bu leylek türünün bazıları da Hindistan'a gidebilmektedir. Ak leylek olarak da bilinen bu tür ortalam olarak 1 metre boylarında olmaktadır. Gagası uzun ve bacakları kırmızı bir leylektir. Ak leylekler çatılara ve bacalara yuva yapmaları ile bilinirler. Avrupa'da bazı bölgelerde bu leyleklerin dama yuva yapması şans olarak nitelendirilmiştir. Ak leylek yılda dört yumurta bırakmaktadır. Bu leylek türü çok uzak bölgelere göç edebilmektedirler. Ak leylekler göç ederken sıcak hava akımlarını kullanırlar ve mümkün olduğunca karaların üzerinden uçarlar.

Ciconia ciconia asiatica: 1873 yılında keşfedilen bu leylek türü Türkistan'da yaşamaktadır. Göç mevsiminde ise Hindistan ve İran'a göç etmektedirler.
Leylekler çok eski çağlardan beri günümüze gelen canlılar olmaktadırlar. Kenya'da bir Miyosen yatağında bulunan 25 milyon yaşındaki leylek fosili de bunun en büyük kanıtı olmaktadır. Bu fosilin günümüzdeki ak leylek ile benzerlik gösterdiği düşünülmektedir. Yine bunun yanı sıra Maboko Adası'ndaki Miyosen yatağında bulunan kalıntılar da aynı bulgulara işaret etmektedir.


Leyleklerin Genel Fiziksel Özellikleri

Leylekler son derece iri kuşlardır. Ortalama boyları 1 metre olan leyleklerin bazı türlerinde bu daha yukarılara çıkabilmektedir. Leyleklerin kanat genişliği ortalama olarak 180 santimetre olmaktadır. Yine türüne ve yaşına göre bu daha da artabilmektedir. Leylekler büyük kuşlar olmalarına karşın kilolar maksimum 4,5 kiloya çıkabilmektedir. Tüm türleri uzun bacak, uzun gaga ve uzun bir boyuna sahiptir. Leyleklerin erkekleri dişilerden biraz da büyüktür. Tüyleri büyük oranda beyaz olan leyleklerin kanatlarının ve kuyruklarının bir kısmında siyahlıklar bulunmaktadır. Leyleklerin gözlerinin çevresi siyah ve iris renkleri de kahverengi veya gri olmaktadır. Yetişkin leyleklerin bacakları ve gagaları kırmızı renktedir.


Leyleklerin Yaşam Alanları

Leyleklerin en geniş alanlı olarak görüldükleri yer Avrupa kıtası olmaktadır. Ancak buradaki leylekler genellikle dağınık halde bulunmaktadırlar. Bunun yanı sıra Asya'nın batısı, Orta Asya, Doğu Türkistan, Aral Gölü çevresi, Afrika, Hindistan, İsrail Güney Afrika leyleklerin genel yaşam ve göç alanları olmaktadır. Dünya'daki leylek nüfusunun %25'i Polonya'da bulunmaktadır.


Leylekler genellikle otlakları, tarlaları ve sığ sulak alanları beslenme için kullanırlar. Uzun ot ve çalılık alanlardan uzak dururlar. Dünya üzerindeki leylek nüfusunun azalmaya başlaması 19. yüzyıldan itibaren sanayileşmeyle birlikte olmuştur. Bu dönemden sonra tarımdaki yöntemlerin değişmesi leyleklerin yaşam alanlarını da büyük ölçüde etkilemiştir. Bunun sonucunda da birçok doğal bölgede yaşamlarını sürdüren leylek türleri yok olmuştur.


Leylekler kış dönemlerinde kıtalar arası göç eden kuş türüdürler. Ağustos sonu ve Eylül ayı içerisinde güneye göç eden leylekler, Şubat sonu ve Mart ayı ile birlikte kuzeye dönüş yapmaya başlarlar. Bu göç dönemleri yaşadıkları ve gittikleri bölgelere göre değişiklik göstermektedir. Leylekler sürü halinde göç etmektedir. Üreme dönemlerinde dahi üremeyen kuşlar belirli bir grup oluşturarak hareket etmektedirler.



Leyleklerde İletişim

Leylekler son derece ilginç bir şekilde iletişim kuran kuşlar olmaktadır. Diğer kuşların cıvıldaşmasının aksine leylekler gagalarını birbirine çarparak farklı tonlarda ve ritimlerde sesler çıkararak iletişim kurmaktadırlar. Hatta bu sesler genç leylekler ve yetişkin leylekler arasında dahi farklılık göstermektedir. Leylekler gagalarını birbirine vurmanın yanı sıra gırtlaktan çıkardıkları ıslık benzeri ses ile farklı şekillerde iletişim kurmaktadırlar. Leyleklerin bu sesleri çiftleşme dönemlerinde ve alarm durumlarında çok farklı olmaktadır. Genç leyleklerde bazen kedi miyavlamasını andıran sesler duyulabilmektedir.


Leyleklerin Beslenmesi


Leyleklerin besin seçeneği son derece geniş olmaktadır. Otlaklarda ve sığ sulak alanlarda avlanan leylekler mevsimine göre farklı hayvanları avlayabilmektedirler. Bunlar; böcek, solucan, sürüngenler, amfibiler, kurbağalar, fareler, köstebekler, kuş yumurtaları, yavru kuşlar, balıklar, akrepler, yumuşakça hayvanlar olmaktadır.


Leylekleri Üremesi



Leylekler etrafında sulak arazi bulunan yerlerdeki binaların ya da ağaçların tepelerine yuvalarını yapmaktadırlar. Bazı durumlarda insanların hazırlamış olduğu özel yuva koşullarını çalı çırpıyla çevirerek de yuva haline getirebilmektedirler. Leylekler yılda bir kere yavru yetiştiren bir kuş türü olmaktadır. Dişi leylek genellikle 4 yumurta bırakmaktadır. Ancak bu sayının 1'e düşüp 7'ye çıktığı da görülmüştür. Dişi leylek yumurtladıktan sonra kuluçkaya yatarak yaklaşık 34 gün boyunca kuluçkada bekler. Yavrular yumurtadan çıktıktan sonra bazen zayıf olarak görülen yavrular ebeveynleri tarafından öldürülmektedir. Bu durum nadiren olsa da yaşama şansı düşük yavrulara uygulanmaktadır. Yavrular büyütülürken anne ve baba leylek kustukları yiyeceklerle yavruları beslerler. Yavru leyleklerin ağırlığı ilk bir kaç hafta içerisinde 3,5 kilogramı bulabilmektedir. Ortalama olarak da 64 gün içerisinde palazlanmış bir hal alırlar. Leylekler dört yaşında üremeye hazır hale gelebilmektedir. Leyleklerin ömürleri ortalama olarak 35 yıl olmaktadır. Bu zamana kadar en yaşlı olarak görülen leylek 39 yıl yaşadığı tespit edilmiştir.

27 Nisan 2017 Perşembe

VAHŞIMI VAHŞI:KARTAL

KARTAL


Yırtıcı kuşların en büyüğü olan kartal, genelde dağlık ve ormanlık alanlarda yaşar. Etçil bir kuştur. Uzun ve kıvrık gagalı geniş kanatlı bir hayvandır.

Dünyada en uçarak yükseğe çıkabilen kuş türüdür. Görme yetileri çok gelişmiş olan kartallar, çok yüksek tepelerde, kayalıkların en üst noktalarına yuva yaparlar ve oraya yumurtlarlar. Aile yaşantısı vardır. Ömürleri boyunca ek eşle yaşarlar ve aynı yuvayı kullanırlar. Yumurtaların kuluçka dönemi 7-8 hafta sürer. En fazla 4-5 yumurta yumurtlayan kartal, her üç saatte bir yumurta yapışmasın diye döndürürler, anne ve baba olarak yuvayı sırayla beklerler. Bu sürenin sonunda yumurtadan çıkan yavruların en iri olanı, diğer kardeşlerini yer. Anne ve baba buna seyirci kalır, müdahale etmezler. Bu kartalların vahşi yaradılışlarının bir getirisidir. Yaklaşık 4 ile 5 yaşına girmiş bir kartal tam olarak yetişkin sayılır. Bu yaştan sonra yetişkin tüyleri çıkar, kanat uzunluğu 2 metreye yaklaşır. Dünya üzerinde bilinen yaklaşık yirmi tür kartal yaşar. 
Bunların en çok bilinenleri; Kaya Kartalı, Tavşancıl Yılan Kartalı, Kara Kartal, Bozkır Kartalıdır. Ülkemizde en çok bulunanı yılan kartalıdır. Çok akıllı bir hayvan olan kartal, yüksek bir yerde etrafı gözetlemeye başlar. Radar gibi bir görme becerisi olduğundan, çok uzakta bile olsa yılanı görüp havalanır.

Saatte yaklaşık 350 Km. hızla avına yaklaşır. Yılanı kendisini sokamayacak şekilde yakalayıp, çok yükseklere doğru havalanır. Kayalıklara veya asfalt yollara gelecek şekilde yılanı bırakır. Kayalara çarpan yılan ölür ve tekrar gelip avını alan kartal, götürüp yavrusuna verir. Avlanma şekli budur. Bu şekilde, tavşan, fare, yılan, balık, maymun vb. gibi birçok hayvanı avlayabilirler.



Öyle ki kırsal yaşam alanlarında, bağ, bahçe işi yaparken ağacın altına yatırılan bebekleri bile çalarak avladığı söylenir. Bir koyunu kaldırabilecek güçtedirler. Bacakları kaygan ve tüysüz olup avını yakaladığı sırada canlı olan av tarafından zarar görmemesi için özle bir deriye sahiptir. Çok tüylü olmasına rağmen toplam tüy ağırlığı yarım kiloyu geçmez. Ortalama 70 ile 100 sene yaşayan hayvan yaradılışı gereği esaret altında yaşamayı sevmez.

Yaradılışları gereği; güçlü ve kendinden emin tavrı, asil duruşu sebebiyle birçok ülkenin, siyasi partinin, futbol kulübünün sembolü haline gelmiştir. Örneğin; ülkemizin en köklü futbol kulübü Beşiktaş kartal figürünü kullanır. Ayrıca tarihte birçok büyük devlet din ve devlet işlerini temsil etme anlamına gelen çift başlı kartal figürünü sembol olarak kullanmışlardır. Kısaca; kartal gücün simgesidir.

TURNA KUŞU


Turna























   Turna; genelde bataklık, göl, ovalık, deniz gibi kıyı kenarlarında yaşayan kuş türlerindendir. Görüş itibariyle leyleği anımsatır, uzun bacakları ve boyunu sayesinde göçmen kuşlar sınıfında bulunurlar. Leylek ile turna arasında ki farklardan bir tanesi de gagaları olmaktadır. Turnaların gagaları daha küçük, leyleklerin ise biraz daha büyüktür.
Tohum, fare, böcek gibi besinlerle beslenirler. Yaklaşık olarak 25-30  yıl kadar yaşayabilmektedirler. 16 tane türü vardır ve en bilindikleri şu şekilde sıralanabilinir;
  • Taçlı Turna
  • Turna
  • Telli Turna
  • Mavi Turna
  • Sibirya beyaz Turnası
  • Mançurya ve Japon Turnası
  • Cennet turnası
  • Avusturya turnası gibi
Turnaların diğer bir ilginç özellikleri ise, çiftleşme yapacakları zamanlar da birbirlerini etkilemek için çeşitli ilginç hareketler de bulunurlar. İki adet yumurta yumurtlarlar. Eşler kuluçka zamanların da sırasıyla kuluçkaya yatarak bir birlerine yardımcı olurlar. Çoğunlukla sürü halinde uçarlar. Genelde göç ederlerken’’ V’’şeklinde bir görüntü yansıtırlar. Yansıttıkları bu görüntü, pek çok ressamın kolleksiyonun da yer almıştır.
Anadolu'nun bazı mecralarında, turnalar için çok yaygın bir inanış bulunmaktadır. Saflığın, bereketin, mutluluğun, refahın müjdeleyicisi olarak sayıldı gibi temizliğin, vefanın, sadakatin, saflığın, sabrın, özgürlüğün ve de onurun simgesi olarak görülmektedir. Bu sebepten ötürü insanlar genelde turna kuşlarına ilişmezler ve yuvalarına ellemezler. Ayrıca da turnaların kanları dökülüp, öğüne yemek olarak kabul edilmez.

Anadolu da turna avına çıkan kişilerin başlarından belanın eksik olmadığına, felaketler avcıların peşlerini bırakmayacağına inanılır. Her kimin tarlasına veya evinin bahçesine turna konarsa o evde bereket eksik olmaz ve kıtlık uğramaz.

Turnalar, o estetik görünüşleri ve endamları ile baş tacı edilen kuşlar arasında ilk sırada yer alırlar. Bu özellikleri ile Amerikan yerlilerinin totemlerinde, Rus şarkılarının hemen, hemen her kıtalarında, yerli dans kültürün de ve yunan mitlerinde karşımıza sık, sık çıkarlar.

Ayriten Turnalar, Bektaşilik ve Alevilik kültürün de önemli yere sahiptir. Alevilikte güvercin ve turnaların kutsal olduğuna inanılır. Bu kuşlar, Alevilerin simgesi olan özel folklor danslarında uyguladıkları figürler arasında önemli bir yer alır. Özellikle de Hz. Ali’yi temsil ettiğine inanılır ve turnaların normal bir kuş olmadığı yeğlenir.
Çin kültüründe turnalar; belirtilen bir hikâyeye göre yaralı bir turnayı iyi eden genç adamın evine alımlı ve güzel bir bayan gelir. Bu adam ile kadın yaşamlarını mutluluk ve bolluk içerisinde sürdürürler. Kadın adamın maddi durumunu güçlendirmesi için ona elişlerinden sanatlar işler. Durum bu haldeyken adam gücüne, güç katar ve zengin olur.
Kadın çok çalışmasından dolayı, zaman geçtikçe zayıflamaya ve halden düşmeye başlar. Kadını gizlilik içerisinde uzaktan seyreden adam onun bir turna olduğunun ve elişi yaparken kullandığı muhteşem tüyleri kanatlarından aldığına şahit olur. Kadın, adamın onu seyrettiğini fark edince turna olur ve gökyüzünde süzülür. Bu nedenden dolayı Çinliler için Turna kuşu vefayı ve iyiliği sembolize etmektedir.